31 Mayıs 2011 Salı

Bil ki yine gelirim...

Bilindik adresim aşağıda ki gibi (idi)...

Ama sadece bulununurluk için sabit mekan ihtiyacından doğmuş bir yer edin(diril)dim, 3 aylığına...

Hayvansever sok.
İsmi lazım değil kız öğrenci yurdu
Kat :1 Kapı no:102
Düzce

Hayvan sever sokak çünkü gerçek adını hiç bilmedim, ihtiyaç da duymadım. Çünkü bu sokakta bisürü kedi ve köpek var. Beni her sabah mutlu ettiler, içime dokundular, yüzümü güldürdüler...çünkü bu sokak sakinleri çoook hayvan sever...ii yere düşmüşüm vesselam... :) hele bir miskinimiz vardı evlere şenlik, tam maskot kısa bacaklı koca popolu şey...her gün paso uyuduğu için bana göre adı miskin...kedilerin kahramanı...

Kızlar yurdu, ismi lazım değil evet cidden hatırlamak bile istemediğim 102.numaralı odasına rağmen katlanamadığım, felaket bir personel vasatlığı içindeydi ki sormayın...bu yurtta her gün bilfiil mutlaka saçma sapan bir şey yüzünden azarlanıyorsunuz, gece 23:00 den sonra çamaşırhaneye indiniz diye mesela. Düşünsenize para verip azarlattırıyorsunuz kendinizi, az buz değil maaşınızın yarısı. O yüzden görüşmeyelim ömür boyuu sizlerle diyerek, bye bye onlara..

Kapı no 102, bu doğru çok doğru, dürüstçe yazdım yani, 2 ay yattım bu odanın pembe ayaklı karyolasında, 2 dolu bavul sakladım pembe dolapların da, LCD tv li, sıcak su banyolu pembe oda.. Niğdeli şahsına munhasır bir bayanla gün, gece geçirdim bu odada...benim için değerli, artık çok kıymeti bir numara 102.
Biliyor musunuz?
...o kapının anahtarı benim kendime ait olan ilk anahtar...

Düzce...
Kendi küçük içi büyük, kocamaan Düzce...
sevdim, huzur buldum...
büyüdüm, kendim oldum burda...
dinlendiğim duraksın...
vaktinden önce gidiyorum, kalmaktı niyetim bilesin...
nasip, ötesi boş çabadan ibaret...
sevdim seni düzce...
çok sevdim...

17 Mayıs 2011 Salı

belki çenem düşer...

Uzun zaman oldu yazmayalı, çiziktirmeyeli, söylemeyeli, konuşmayalı.Ne diye sustum bunca zamandır onuda bilemiyorum ama insana arada böyle inziva gerek demek. İyi de geldi, hemdee ne iyi ne iyi.

Düzce de ufak bi hayata başladım, çokta uzun süremiycek bir hayata, tam 1 ay oldu, bu benim inziva durumumdan çok sonra olmuş birşey tabi, o yüzden artık bu kadar susmak yeter dedim ve burdayım yine. Madem artık burdayım, yazabileceğim, konuşabileceğim, huzurumun tavan yaptığı bir yerdeyim o zaman yazmak gerekiyor çenemi sonunda kadar açabilirim...

Belki kırmızı şarap hikayeleri anlatırım size, yada hızımı alamadığım kitap alışverişimi, gecelere fena alışmış olmamı, yalnızlığın ne kadar güzel ve huzur dolu bir yanı olduğunu, hııım harika bir huzur hemde.
Sonra işini sevmeyi, çalıştığı yeri sevmeyi, bundan sonsuz mutluluk duymayı, evinden kilometrelerce uzakta bambaşka hayatların içine pat diye düşmeyi, alışmayı, yıllardır arkadaş zannetmeyi, bu kadar çabuk gelen güven veren his aidiyetliği, yeniden aşk düşünmeyi, özlemeyi, özlemekte çok güzel bir hismiş çook, neden mi? o zaman kıymet anlamayı da anlatırım belki size. Kim bilir belki size daha neler neler anlatırım ;)